top of page

Öldük.

Üzerimizde hepsi, üzerimizde. Kocaman kocaman duvarlar var, yığılmışız, yayılmışız, dağılmışız. Dönemiyoruz sağımıza, solumuza, ileri gidemiyoruz, kaldıramıyoruz kafamızı yukarı, kaldırmak zor değil imkansız. Küçük, küçücük bir boşluktan nefes almaya çalışıyoruz. Ellerimiz soğuk, ellerimiz tozlu, ellerimiz kanlı. Binlerce düşünce aynı anda hücum ediyor ve sonra delirmek geliyor içimizden.

Ölüyor muyuz, ölebilir miyiz, öldük mü?

Fikir birliği yapmış ama rastgele bir kaosun içerisindeyiz. Bilmiyoruz ki hiçbir şey. Biri çıkıp da bir şey söylese ya, bilen biri çıksa şöyle akıllı akıllı konuşsa diye bekliyoruz. Hep bir kahraman bekliyoruz gelsin elimizi tutsun diye. Bir kahraman gelse ya.

Soluk almak zorlaşıyor, soğuk hiç bu kadar soğuk olmamıştı, çaresizlik hiç bu kadar çaresiz değildi, yokluk bu kadar yokluk değildi. Bir umut ışığı için neler vermezdik oysa. Bu umut ışığı yanan bir şey mi?

Kim yakıyor bu ışığı?

Beklemek yeni bir anlam kazanıyor. Çaresizken, açken, karanlıktayken, saatlerce, günlerce, kimsesiz, ne beklediğini bilmeden ama bir şey gelsin diye, uzun uzun, amaçsız, eli kolu bağlı öylece durmak. Tek yapabildiğimiz kendimizi düşüncelerimizle hayatta tutmak. Yeter mi?

Düşün, düşün, düşün..

Azalıyor soluk almalarımız. Üşümek yeni bir anlam kazanıyor. Bir duyguyu fazla hissetmek hissizleşmektir. Hissetmiyorum ne hissettiğimi. Ellerim yok mu artık, ayaklarım, omuzlarımda belli belirsiz bir karıncalanma hissediyorum. Kim bilir kimler kimlerin ellerini bıraktı istemeden, kızdığımız ne varsa ne kadar anlamsız şimdi. Varken, oradayken, yanındayken bir şeyi görmezden gelmek çok kolay ama yokken? Tüm önemli olan ama önemsemediğim şeyler geçiyor aklımdan. Yanağımdaki küçük ben, en sevdiğim kalemim, sen, siz, biz. O kadar farkında değilmişim ki.

Kendimize kızmak için biraz geç değil mi?

Neden?

Öldük.

Kimileri yaşarken bıraktı nefes almayı, kimileri gerçekten ama hepimiz öldük işte. Hepimiz koca koca harflerle öldük ve kimse mutlu değil ölmemizden. Herkes hiç olmadığı kadar hassas ya da kimse hiçbir şey hissetmiyor belki ya da bireysel olarak hayallerimizi bilen kimse yok, beni bilen yok, saçımı nereye tarıyorum, yemek yerken belki en sevdiğim şeyi en sona bırakıyorum ama kimse bilmiyor bunları.

Kim ne biliyor ki?

Herkes her şeyi çok iyi yaptıysa neden öldük biz? Neden bu kadar insan nefes alırken bile yaşamıyor artık?

Çok kalabalık bir araftayız ve kimse söylemiyor belki de.

Kim bilir..

33 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Konumuz ne?

Neden insan nereye gideceğini bilmeden kayboluyor arayış çukurlarında? Bir “arıyorum” kisvesi altında sonsuz hata yapma lüksüne sahip...

Kırk

Ve sonra dediler ki bir yaş daha.. Pastanın en kıymetli ve benim de kremasını en sevdiğim yerinden kocaman bir dilim daha aldım. Tüm...

Comments


bottom of page