Neden insan nereye gideceğini bilmeden kayboluyor arayış çukurlarında?
Bir “arıyorum” kisvesi altında sonsuz hata yapma lüksüne sahip oluyor.
Neyin peşinde bu kendini her şeyin üzerinde gören varlık?
Mesela ben bir gün uyanıyorum ve o kadar yalnızım ki. Neyse konumuz bu değil.
Neden bu bitmek bilmeyen sevgisizlik diye soruyorum ve nedir bu sevgi açlığı?
Kaç kişilik bir dünya bu acaba?
Kaç kişinin hayatında hiç yerimiz yok ve var sanıyoruz? Ne büyük yanılgı.
Hak etmediğimiz kaç hayatın içinde yer açılmış bize?
Kimler katlanıyor her birimize çoğu zaman farkında bile değiliz belki de.
Çok soru var sorulacak ama cevapları yok. Var olan cevaplar sadece bizim kendi küçük dünyamızda bildiklerimizle uydurduklarımız. İnsan zaten hep böyle yapmıyor mu? Kendi küçük dünyasında bildikleriyle tüm dünyayı simule ediyorlar. Bu denklemde bilinmeyenler de var diye bağırasım geliyor ama banane.
Olduklarımın hangisiyim acaba? Hangi ben gerçek olan?
Her şarkı arabesktir özünde ama konumuz bu da değil.
Hepimiz hacklendik bence. Evet hacklendik. Farkında olmadan tüm dış sebepler, işte her neyse onlar ele geçirdiler bizi. Özendiklerimiz, kıskandıklarımız, dinlediklerimiz, gördüklerimiz ve her ne varsa orada ilgimizi çeken, yavaş yavaş uyuşturdular bizi.
Zayıflıklarımızdan tutup oradan oraya savurdular. Olmadığımız rollere, hiç sahip olmadığımız şeylerle uyumlanmaya çalıştık.
Bitmedi bu ve bitmez.
Kaç tane ben yaratırsak o kadar zor geriye toplanmak. İnsanın bir olması zor.
Sabaha kadar yazabilir ya da hüngür hüngür ağlayabilirim. Seçeneklerim uçtan uca umursamazlık ve yorgunluk içeriyor.
Göğsümde neden olduğunu bilmediğim göz yaşları var sanki, bir ağlasam hakim bey bir ağlasam tüm yasaklarımı boşaltıcam yeryüzüne.
Hüzünle sahip olma üzerinden kurduğum bir ilişkim var kendimle ama konumuz bu da değil.
Bir dizi izledim kafam dağılsın diye darma dağın oldum. Dizi şunu diyor;
Erkekler yalan söyler.
Kadınlar da.
İlişkiler yalan.
İşimize yaradığı sürece yaralar ve acılar gerçek.
Ve tabi ki konumuz bu da değil.
Daldan dala bir hayat yaşıyoruz biz. Neresi daha renkliyse, nereye daha çok ait hissedersek oraya daha çok tutunuyoruz. Ne ağaç bizim ne de orman. Birlikte yaşayabileceğimiz bir yer burası, o kadar.
Basit yaşamak lazım. Basit. Dünya bu kadar işte.
i
Comments